Söz ağızdan çıkmıştır bir kere. Belki de kalp kırılmış, dost incitilmiştir. Sözün Özü, açık, sade bir dille, söyleşi niteliğinde kaleme alınan yazıların, hayata olumlu ve insanî bakma adına okuyucuya katkıda bulunacağına inanıyorum.
Canlı, cansız her varlık Allah'a hizmet için var. Doğumla başlayan bu dünya hayatı ölümle sona ererken yeni bir dünyaya da adım atılıyor. Yaşadığımız bu dünya, bir yenidünyanın, öte dünyanın tarlası. Bu tarlaya diktiğimiz çiçekler, hem bu dünyamızı hem de öte dünyamızı renklendirecek, aydınlatacak. Hayatımız, yaşadığımız bu dünyaya bakışımızla bir anlam kazanır. Hayat, armağan, bir fırsat, bir sınav bizim için. Allah’ımızın bu armağanını bizden sonrakilere daha güzel bir biçimde sunmak da görev ve sorumluluğumuz.
Hayata nasıl bakıyoruz?
Bakış açımızı, duygularımız, düşüncelerimiz, inançlarımız, alışkanlıklarımız belirliyor.
Hayatı bir sınav olarak gören de, ölümü bir yok oluş biçiminde değerlendiren de bir insan. Bu iki insanın hayata bakışı elbette farklı biri inanç perspektifiyle hayata bakıyor ve sınavı kazanmak adına gününe, iyiyi, güzeli, doğruyu egemen kılmak için çabalıyor. Diğeri ise inançsızlığın karanlığıyla ölüm ötesini göremiyor.
Atalarımızın inanç değerleriyle, hayat tecrübeleriyle şekillenen halk kültürünün sözlü, özlü Atasözleri ile ifade etmişlerdir.
Hayatta karşılaştığımız her durumda onlar hemen yanı başımızda belirir. Bize sabrı, alçakgönüllülüğü, yardımlaşmayı, engin gönüllü olmayı, çalışmayı, kanaat etmeyi, kısaca insanî her davranışı bize hatırlatır. Her olumsuzluğa dikkatimizi çeker, bizi uyarır. İyiliği emreder, kötülükten uzak durmamızı, onu engellememizi söyler. Atalarımızdan miras kalan bu mahallemize sahip çıkmak ve gençliği birikimlerimizle beslenmek, onlarla ifade edilen değerleri davranış hâline getirerek, onları hayatımıza taşımak, hayatımızın anlamlandırmak adına önemli adımlardır.
Mahallemizin birlik, berberlik ve kardeşlik duygularını pekiştiren, kardeşliği en üst düzeyde hissettiren, kırgınlıkları affettiren bir birliktelik için adım attığımız bu hedefe erişmenin coşkusuyla tüm Ünlüce halkını birlik ve beraberlik için 17 Temmuz 2010 Cumartesi günü düzenlenecek birinci Ünlüce Mahallesi pikniğine davet ediyor ve bekliyoruz.
Alelacele yapılan bir işin sağlıklı olamayacağını aslında biz de biliriz. Acele verilen kararlardan çokça dönüldüğü, düşünülmeden ağza gelen her sözü söylemenin de yine çoğu zaman amacına ulaşmadığı, yanlış anlaşılabildiği, ardından yapılan düzeltmelerin de bir işe yaramadığı bir gerçek. Mahalleyi bölme laflarını söyleyenler düşünmeden şaka olarak söylemiştir bunun böyle değerlendirmek gerekir.
Söz ağızdan çıkmıştır bir kere. Belki de kalp kırılmış, dost incitilmiştir. Her işin belirli bir gerçekleştirilme süresi vardır. Bir yemek, şu kadar dakikada pişer.
Bir sanat eserinin tamamlanması aylarca sürebilir.
Duygular, bir şiir hâline belirli sürede gelebilir.
Bir sanat, yıllarca ustadan alınan derslerle öğrenilebilir. Çıraklıktan kalfalığa, sonradan ustalığa ulaşma elbette kolay değil.
Sabırla, tecrübeyle kazanılan bir beceridir sanat.
Mimar Sinan, Selimiye Camiini acaba kaç yılda bitirdi? Mevlâna 52 bin dizelik Mesnevi’sini kaç yılda tamamladı?
Bir el dokuması halının kaç bin ilmiği, ne kadar zamanda atılabildi?
Bütün bu sanat ve edebiyat eserlerinin, kalıcı olmasında; sabrın, azmin, zamanın, tecrübenin damgası vardır.
Temeli alelacele bir tavırla atılan bir temel üzerine, kalıcı bir eser inşa etmek mümkün mü?
Aceleyle ancak bir gecekondu ortaya konulabilir.
İşler, sakin, bilinçli, plânlı bir biçimde yapılmalı ki kalıcı, olumlu, yararlı olabilsin. Programsız, plânsız, azıksız, ilerisini düşünmeden, alelacele verilen bir kararla yola çıkılırsa, istenilen yere elbette varılamaz. Çünkü atalarımızın sözüyle: “Ağır giden yol alır; hızlı giden yolda kalır.”
Davranışlarını düzenleyemeyen, nerede oturup, nasıl konuşacağını bilemeyenlere atalarımızın Öğüdü: “Ağır ol batman gelesin!”, “Ağır otur ki bey desinler!”
Bu atasözlerinden çıkarılacak öğütleri özetlemek mümkün: Telâşla hareket edenler, çabuk heyecan ve öfke gösterenler, hafif meşrep davrananlar sevilmezler. Ağır olsa bile, güvenli ve plânlı bir çalışma daha verimlidir. Ağırbaşlı olanlar; sevilir, sayılırlar.
Davranışları, sözleri temkinli olanlar, her işte başarı gösterirler.
Davranış ve sözlerinde aşırılığa sapanlar, her işe burnunu sokanlar, yerli yersiz konuşarak huzuru bozanlar sevilmezler. Birlik ve berberlik için bu konuda yaşlılarımızı, orta yaşlılarımızı, gençlerimizi 17 Temmuz 2010 Cumartesi günü Devge Çayında Pikniğe bekliyor ve herkesin yardımcı olacaklarına inanıyorum. Unutmayalım İnsan yaratılmışların en şereflisidir. Saygılarımla. beytullah_gulsen@hotmail.com