Coşkun kardeşime yapmış oldukları ziyaretlerinden dolayı bir kez daha teşekkür etmek istiyorum uzun yıllar sonra gurbette buluşmak çok ayrı bir duygu ayrı bir heyecan unutmayıp buralara kadar ziyaretime gelip harcadıkları zamana teşekkür etmeye kelimeler yetersiz kalır.
Bir kez daha inandım ki bu arkadaşlığın dostluğun ve birlik beraberliğin gücüdür.
Gül güzeldir
Güle bakan güzel görür
Güzel gören güzel düşünür
Güzel düşünen güzel yapar.
Mevsimler insanların yaşantılarının devam etmesinde var oluşlarına bir tempo kazandırır.
Kendine has bir güzelliği olan kimi zaman lapa, lapa yağan karla sevinç veren çoğu zaman soğuk ve ayaz geçen, yaşamı zorlaştıran, ruhumuza yorgunluk, rehavet ve burukluk vermesine rağmen yinede sevilir kış mevsimi.
Bu mevsimden sonra gelen İlkbahar her zaman için insanlara ve topluma diğer mevsimlerden daha çok mutluluk verir. Cenabı Hakk’ın izini ile uyuyan güzellikler uykusundan uyanır.
Tabiatın uyanması ile gün yüzüne çıkan güzelliklerde insanları uyandırır, insanlar bu mevsimde çalışmaktan iş yapmaktan zevk alır cıvıl, cıvıl olur hayattın daha neşeli mutlu iyi ve güzel bir şekilde devam etmesi için ruhunda bir umut dolduğu mevsimdir.
İlkbahar yaşamın bereketidir her zaman yeniden bir doğum sembolüdür.
Yaz ilkbaharla beraber yaşadıklarının bir devamıdır
Sonbahar yazın kışa doğru gidişinin hüzünüdür.
Kış ise tüm doğanın bembeyaz kefene bürünerek ölüşüdür.
İnsan hayatı da mevsimler gibidir.
Ben hep öyle değerlendiririm hayatı.
İlkbahar: Çocukluk.
Yaz: Gençlik.
Sonbahar: Yaşlılık (İhtiyarlık)
Kış: Ölümdür.
Eski zamanlarda bir adam “Hayatın anlamının ne olduğunu takmış kafayı.
Kütüphaneler dolusu kitaplar, bilginler, âlimler, üstatlar, göklere yapılan yakarışlar hiçbiri ona yeterli cevabı vermemiş.
Fakat mutlaka bir cevabı olmalı diyormuş ve dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş koca dağları aşmış “Hayatın Manası”nı bulma uğruna uçsuz bucaksız çöller geçmiş, engin denizler aşıp en ıssız kentlere bile gidip herkese sormuş ama zamanda bir yandan geçip gidiyormuş.
Tam umudu yitirmişken bir köyde insanlar karşıdaki dağlarda yaşayan aksi bir bilgeden söz etmişler.
Zirvede yüksek duvarlar arasında bir bahçede yaşayan bu bilgenin her soruya bir yanıtı varmış.
Zorlu bir yolculuk sonrasında bilginin yaşadığı zirvedeki bahçeye ulaşmış ama bilge ona kapıları açmamış.
Günler boyunca yüksek duvarların önünde yakarmış ve sonunda bilge insafa gelip ona kapıyı açmış.
Kapıdan içeri giren adam sonunda “Hayatın Anlamı’nı ne olduğunu sorabilmiş bilgeye.
Bilge; “ Sana bunun cevabını söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor” demiş.
Adam kabul etmiş.
Bilge, küçük bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde Zeytinyağı doldurmuş.
“Şimdi çık ve bahçede bir tur at, tekrar buraya gel ama kaşıktaki Zeytinyağı bir damla bile eksilirse kaybedersin demiş.
Adamın gözü çay kaşığında, bahçedeki patikayı takip edip bahçeyi turlayarak gelmiş…
İşte! Demiş adam “kaşıktan bir damla bile eksilmedi”
“Söyle bana artık hayatın anlamını”
Bilge “Acele etme, istediğin cevabı alacaksın” önce bana bir anlat o gezdiğin bahçe nasıldı?”diye sormuş.
Adam şaşkın; “Ama ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki! Bir damla bile dökmemem gereken zeytinyağı vardı “ demiş.
Bilge “Şimdi yeniden bahçeyi dolaşacaksın, kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi de inceleyip gel demiş.
Adam tekrar bahçeye çıkmış geri geldiğinde.
Bilge; Adama “Bahçe” nasıldı? “ diye tekrar sormuş adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini anlatmış.
“Hayatta gördüğüm en güzel bahçe bu o çiçekler o ağaçlar, akan sular, harika” demiş adam.
Bilge ona; “Sen bu bahçeyi daha öncede gezmiştin bir damla bile yağ dökülmemişti ama şimdi ise kaşığında hiç yağ kalmamış “ demiş.
“Hayat senin bakışınla anlam kazanır ya sadece bir noktayı görürsün hayatın akıp gider ve sen farkına varamazsın.
“Yâda güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın ama son sahnede sorumsuzluk sana acı gelebilir”
“Hayat senin bakışlarında gizlidir.
“Şimdi kendine sor.
İkinci kez sen bu bahçeyi gezebilecek misin?
Hayata bir daha bak!
Sana sunulmuş en değerli armağan
Geçen her saniyenin değerini bil.
Evet, sevgili okuyucularım geçen her saniyenin, hayatımızın yanımızda yaşayan insanların dostlarımızın, arkadaşlarımızın, sevdiklerimizin, yaşadığımız yerin değerini bilelim yaşadığımız yere sahip çıkalım.
Sevgiyi, dostluğu, bulmak için hayatı öğrenmek için dağları çölleri aşmaya gerek yok.
Beklemediğimiz bir anda uzatılan dost eli başkadır.
Isıtır insanın içini.
Yorgun olduğunda içtiğin kahve gibi hafiftir seni kendine getirir, unuturur günün ağırlığını
Bende sizleri bu yazımı okuduktan sonra dostluk ve beraberlik adına sevgiyle pişirilen bir kahve içmeye davet ediyorum.
Saygılarımla.